Önemi kadın dergilerinden birinin bu ayki sayısında, yabancı
markaların, kendileri de başlı başına birer marka olan tasarımcılarına
sormuşlar; “Ürünlerinizi tasarlarken nereden ilham alıyorsunuz?”…
Cevaplar gerçekten çok ilginçti.
Doğadan, yapraktan, böcekten diyenlerin sayısı neredeyse yok
denecek kadar az.
Tasarımcılar, başka sanatçıların eserlerinden ilham alarak,
yeniden yaratma sürecine giriyor. Artık, doğayı taklit ederek sanat oluşturan
insanın yerini; insanın yarattığının etkisiyle yeniden üreten bir sanat
anlayışı alıyor.
Monet’nin bir tablosundan esinlenerek, bu yılki çanta
koleksiyonunu ele aldığını söylüyor bir tasarımcı. Diğeri ise bir mimari
tasarımdan hareketle, ayakkabı koleksiyonu ürettiğini…
Öte yandan, sanat neredeyse tamamen modern sanata doğru evrimleşiyor.
Ayakkabı tasarımcısı, kendisini hem sanatçı hem de bir
mimar, mühendis olarak konumlamak zorunda olduğunu söylüyor.
Yani hızlı tüketim içinde değerlendirilecek, arzu nesnesi
olan bir çift ayakkabıyı üretmek için bile mühendislikten, sanata bir çok
alanda at koşturabilecek birikime ihtiyaç var. Bu işin en temelinde olması
gereken kaliteli deri, işçilik, üretim gücü gibi kalemleri ise saymak bile
gereksiz…
Dünyada markaların gidişine bakıldığında, güçlü bir finansal
alt yapı ile yaratıcı bir artistik tasarımın kol kola ilerlediği görülüyor.
Türkiye’de tekstil ve tekstil aksesuarlarının kalbi Merter’e
bu açıdan bakmak ise son derece hayal kırıcı…
Yurt dışındaki moda fuarlarına giderek, hiçbir yaratıcı
sürece dahil olmadan, belli markaların ürünlerinden satın alıp, Türkiye’de
kopyasını yaptırmakla sadece hızlı bir kopyacı olabiliyorsunuz. Sezonu
yakalayıp, bugünü de kurtarıyorsunuz ama yarını nasıl kurtaracağınız belli
olmuyor.
Marka yaratmak, hayata spesifik bir açıdan bakabilme
yeteneği gerektiriyor. Her yıl moda, trendler değişse de belli markalar, bu
trendleri kendi üsluplarına göre yorumlayıp yıllarca ayakta kalabiliyor.
Marka yaratmanın, yaratılmış markaların kopyalarını yapmaktan
başka bir şey olduğunun anlaşılacağı günlerin gelmesi dileğiyle…